Zihinsel Düğümler

İlk yazım için seçtiğim fotoğrafların denizi anımsatan fotoğraflar olması tesadüf müdür, bilinçdışı bir seçim midir bilemiyorum.Ama denize özlemimdendir diyelim; hayatında olan ama bir şekilde yokmuşçasına özlediğin biri gibi. Varlığı yanındayken; bu anı keşke hep saklayabilsem, bu anın içinde daha fazla kalsam, istediğimde bu anı yeniden yaşasam, demişse eğer biri; buna en fazla ”hasret” demek yeterli midir gerçekten de? Hem mutlu hem de hüzünlüyse o anın içinde, hem kavuşmuş hem de sanki o zamansal boşluk hiç kapanmamış gibiyse, yani hiçbir şeyin aynı olmadığını biliyor ama bununla yetinmek zorunda olduğunu biliyorsa bir kişi …

Bu cümleyi tamamlayamıyorum.Çünkü nasıl bir yüklemle tanımlanabilirin cevabı bende maalesef ki yok.Derin bir hisler kaosunun içindedir diyelim şimdilik.:)

Somut olarak bir halat, bir zincir ve betona basıp geçmiş ama izini bırakmış bir pati var fotoğraflarda.

İki fotoğraf sınırları ve mesafeyi hatırlatırken diğeri; özgürce ve sadece ilerleyen bir yaşamı. Zihnimizde mi kuruyoruz bu düğümleri ve içinden çıkamıyoruz; kendimizi hapsediyoruz? Halatın bir ucu elimizde, dönüp dolaşıp çözmeye uğraşırken belki de daha da düğüm haline mi getireceğiz; yoksa o köpek gibi bıraktığımız ize bakmadan ileri mi hareket edeceğiz? Ya da usta bir balıkçı gibi bağlamışızdır halatı ve hareket ederken de ustaca çözüp ayrılabiliriz o düşünceler limanından. Aslında hepsi sadece zihnimizde kurduklarımız.Herhalde çok düşünmeden ama biraz da düşünerek yaşamak gerek.Tabi ‘yaşamak’ kim için ne ifade ediyorsa. Bir de çok düşünmemek için bir zamanlar çok düşünmüş olmak gerekmez mi?

Şimdilik bu kadar diyelim.Okuduğunuz için teşekkür ederim.Sizin zihninizde bu fotoğraflarla neler oluştu?Tartışabilmeyi çok isterim, benimle iletişime geçmeniz dileğiyle. Hoşçakalın:)

Bir Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir